Her
yıl Kasım ayının 24’ünde öğretmenler günü kutlanır.
Oysa
ne çok incittik öğretmenleri…
Yalnız
öğretmenleri mi?
Genel
anlamda ne çok incittik, ne çok kırdık insanları…
Bu
tür davranışlardan eğitim-öğretim sistemi de kendi payına düşen aldı.
Şimdi
görülüyor ki okuldaki disiplin ortamı yetmiyor öğrencileri eğitmeye.
Ebeveynler
bu derece koruyucu-kollayıcı oldukça, veliler bu kadar çok verici oldukça ve
belki de daha da önemlisi Eğitim Sistemi ile bu kadar fazla oynandıkça sağlıklı
bir nesil yetişmiyor.
Tam
aksine sosyallikten uzak ve empatiden
yoksun, kural tanımayan bir kuşak çıkıyor ortaya.
Çocuklarına
hayır diyemeyen, kural koyamayan ve koyulan kurallara uymayı öğretemeyen
anneler/babalar….
Kural ceza demek değildir!..
Her
çocuk aslında sınırlarını bilmeli…
Aynı
zamanda kaybetmeyi de öğrenmeli ve bunu kabullenmeli…
Karşısındakinin
görüş ve düşüncelerine saygı duymayı, kavga yerine uzlaşmayı ve uygar biçimde
tartışmayı da içselleştirmesini öğrenmeli…
Çocuğa
hakaret etme, bağırıp çağırma veya tokat atma elbette iyi bir çözüm yöntemi değildir.
Ancak,
çocuklar hiç rahatsız edilmek istemedikleri gibi ne olursa olsun kendi
bildiklerini okumak, içlerindeki duyguları yaşamak istiyorlar.
Bu
şekilde davranmakla aslında çocuklara kötülük ediliyor ve çok hassas bir nesil
yetişiyor.
Ne
yaptıklarını/yapacaklarını bilmeyen, sorumluluk üstlenmeyen bir nesil.
Anne
ve babalar geçmişte yaşadıkları sıkıntıları, belki de kendileri çok çalışmak
zorunda kaldıkları için, çocuklarının
çekmesini istemiyorlar ve bu yüzden bir anlamda suçluluk duygusuyla çocuklarını
koruma altına alarak bu eksikliklerini örtbas etmeye çabalıyorlar.
Hatta
çocukları öğretmenden bile korumaya çalışıyorlar.
Ama
unutulmamalıdır ki, öğretmenler ÖĞRETİR,
ebeveynler SEVER!...
Öğretmenler
çocuklarla arkadaş olabilirler, ama anne ve babaları olamazlar.
Sabırsız,
saygısız ve zorlayıcı yeni nesile gönül veren bütün öğretmenlerin “ÖĞRETMENLER GÜNÜ” kutlu olsun.
İyi
ki varsınız…